Blog ve Haberler

| |Av. Emine ÖZTÜRK & Stj. Öğr. Hilal Itır BAYRAM

Card Image

MEDENİ USUL HUKUKUNDA YARGILAMAYA HAKİM İLKELER

Medeni usul hukukunda yargılamaya hakim olan ilkeler HMK’da 24 ile 33. maddeleri arasında düzenlenmiştir.

Tasarruf İlkesi

Tasarruf ilkesi, hâkimin bir davayı yalnızca taraflardan birinin talebi üzerine inceleyebileceğini ve tarafların dava açma, davayı sürdürme ve sonuçlandırma konusunda zorlanamayacağını belirtir. Tasarruf ilkesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun 24. maddesinde ; “MADDE 24- (1) Hâkim, iki taraftan birinin talebi olmaksızın, kendiliğinden bir davayı inceleyemez ve karara bağlayamaz. (2) Kanunda açıkça belirtilmedikçe, hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya veya hakkını talep etmeye zorlanamaz. (3) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri dava konusu hakkında, dava açıldıktan sonra da tasarruf yetkisi devam eder.” şeklinde düzenlenmiştir.

Taraflarca Getirilme İlkesi

Taraflarca getirilme ilkesi, davanın esasını oluşturan olaylar ve delillerin dosyaya sunulmasının tarafların yetkisinde olduğunu, hâkimin bu konuda yönlendirme veya teşvikte bulunamayacağını belirtir.

Taraflarca getirilme ilkesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun 25. maddesinde ;

“MADDE 25- (1) Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz. (2) Kanunla belirtilen durumlar dışında, hâkim, kendiliğinden delil toplayamaz.” şeklinde düzenlenmiştir.

Taleple Bağlılık İlkesi

Talepte bağlılık ilkesi, hâkimin tarafların taleplerinden fazlasına veya farklı bir şeye hükmedemeyeceğini belirtir. Talepte bağlılık ilkesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun 26. maddesinde ; “MADDE 26- (1) Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. (2) Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır.” şeklinde düzenlenmştir.

Taleple Bağlılık İlkesi

Talepte bağlılık ilkesi, hâkimin tarafların taleplerinden fazlasına veya farklı bir şeye hükmedemeyeceğini belirtir. Talepte bağlılık ilkesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun 26. maddesinde ; “MADDE 26- (1) Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. (2) Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır.” şeklinde düzenlenmştir.

Hukuki Dinlenilme Hakkı

Hukuki dinlenilme hakkı, yargılama sürecine ilişkin olarak bilgilendirilme, açıklama yapma ve delil sunma hakkını; mahkemenin bu açıklamaları dikkate alarak değerlendirme yapmasını ve kararların somut ve açık gerekçelerle açıklanmasını ifade eder. Hukuki dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkının en önemli unsurlarından biridir ve her yargılama süjesi, kendi hakları çerçevesinde bu hakka sahiptir. Hukuki dinlenilme hakkı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun 27. maddesinde ; “MADDE 27- (1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. (2) Bu hak; a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, b) Açıklama ve ispat hakkını, c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir.” şeklinde düzenlenmiştir.

Aleniyet İlkesi

Aleniyet ilkesi, yargılamanın gizli olarak değil, kamuya açık olarak yapılmasını ifade eder. Aleniyet ilkesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun 28. maddesinde ; “MADDE 28- (1) Duruşma ve kararların bildirilmesi alenidir. (2) Duruşmaların bir kısmının veya tamamının gizli olarak yapılmasına ancak genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin yahut yargılama ile ilgili kişilerin korunmaya değer üstün bir menfaatinin kesin olarak gerekli kıldığı hâllerde, ilgilinin talebi üzerine yahut resen mahkemece karar verilebilir. (3) Tarafların gizlilik talebi ön sorunlar hakkındaki hükümler çerçevesinde gizli duruşmada incelenir ve karara bağlanır. Hâkim, bu kararının gerekçelerini, esas hakkındaki kararı ile birlikte açıklar. (4) Hâkim, gizli yargılama işlemleri sırasında hazır bulunanları o yargılamayla ilgili edindikleri bilgileri açıklamamaları hususunda uyarır ve 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun gizliliğin ihlaline ilişkin hükmünün uygulanacağını ihtar ederek bu hususu tutanağa geçirir.” şeklinde düzenlenmiştir.

Dürüst Davranma ve Doğruyu Söyleme Yükümlülüğü

Dürüstlük kuralı, temel olarak medeni hukukta yer alan bir ilkedir ve kişilerin haklarını kullanırken ya da borçlarını yerine getirirken, diğer kişilerle olan ilişkilerinde onların güvenini zedelemeyecek şekilde, dürüst, ahlaklı ve iyi niyetli bir bireyden beklenen şekilde davranma zorunluluğunu ifade eder. Dürüst davranma ve doğruyu söyleme yükümlülüğü, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun 29. maddesinde ; “MADDE 29- (1) Taraflar, dürüstlük kuralına uygun davranmak zorundadırlar. (2) Taraflar, davanın dayanağı olan vakıalara ilişkin açıklamalarını gerçeğe uygun bir biçimde yapmakla yükümlüdürler.” şeklinde düzenlenmiştir.

Usul Ekonomisi İlkesi

Usul ekonomisi ilkesi yargılamanın hızlı, düzenli ve ekonomik bir şekilde yürütülmesini ifade eder. Usul ekonomisi ilkesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun 30. maddesinde ; “MADDE 30- (1) Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir.

Hâkimin Davayı Aydınlatma Ödevi

Hakimin davayı aydınlatma görevi, uyuşmazlığın çözümü için gerekli görülen durumlarda, hakimin taraflara belirsiz veya çelişkili bulduğu maddi veya hukuki konular hakkında açıklama yapma, soru sorma ve kanıt sunulmasını talep etme yetkisini ifade eder. Hakimin davayı aydınlatma ödevi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun 31. maddesinde ; “MADDE 31- (1) Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.

Yargılamanın Sevk ve İdaresi

Yargılama sürecini yönlendirme ve yönetme yetkisi yalnızca hakime aittir. Hakim, yargılama düzeninin aksamasını önlemek amacıyla gerekli tüm önlemleri alır. Yargılamanın sevk ve idaresi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun 32. maddesinde ; "MADDE 32- (1) Yargılamayı, hâkim sevk ve idare eder; yargılama düzeninin bozulmaması için gerekli her türlü tedbiri alır. (2) Okunamayan veya uygunsuz yahut ilgisiz olan dilekçenin yeniden düzenlenmesi için uygun bir süre verilir ve bu dilekçe dosyada kalır. Verilen süre içinde yeni bir dilekçe düzenlenmezse, tekrar süre verilemez.” şeklinde düzenlenmiştir.

Hukukun Uygulanması

Hakim, Türk hukukunu re’sen uygular. “Türk hukuku” terimi, yasaların yanı sıra mevzuat, örf ve âdet hukukunu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeleri de kapsamaktadır. Hukukun uygulanması, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun 33. maddesinde ; “MADDE 33- (1) Hâkim, Türk hukukunu resen uygular.” şeklinde düzenlenmiştir.