Blog ve Haberler

| |Av. Yusuf Özdoğan

Card Image

Muris Muvazaası Hukuksal Nedenine Dayalı Tapu İptal ve Tescil Davalarında Tanık Anlatımının Önemi

Muris muvazaası olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi muvazaa türüdür. Miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir; ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır.

Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davalarında, murisin esas iradesinin tespiti önemli olup davanın ispatı yönünden tanık anlatımlarının önemi büyüktür.

“Evlat ayrımı yapmayan” bir murisin davalı evladının eşine, mirasçılarına veya üçüncü bir şahsa yapmış olduğu bir taşınmaz devrinin davacılardan mal kaçırma amaçlı olmasının düşünülmesi mümkün değildir. Bu gibi hallerde özellikle davanın ispatı için dinletilen tanıkların bulunduğu; “Babam hiçbir evladını ayırt etmezdi.”, “Annemin bir çocuğuna kötü davrandığını görmedim.” ve benzeri beyanları neticesinde murisin esas iradesinin mirasçılardan mal kaçırma olmadığı sonucunu ortaya koyacaktır. Miras bırakanın herhangi bir evladını veya bir kimseyi kayırmasından söz edilemeyeceği durumlarda Yargıtay yerleşik içtihatları ile muris muvazaasından bahsedilemeyeceği kabul edilmektedir.

Ancak kimi zaman davacı tanıklarının beyanları, davacı aleyhine sonuç doğurmakta ve davanın reddi sonucunu doğurmaktadır.

Konuya ilişkin olarak Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/11006 Esas, 2019/6015 Karar ilamında;

"Diğer taraftan, davacı tanıklarının mirasbırakanın davacı çocukları ile dargınlık ya da kırgınlığının olmadığını beyan ettikleri, mirasbırakanın davalı oğlunu diğer davacı çocuklarından üstün tutmasını, bir başka deyişle onu kayırmasını gerektirecek bir nedenin de ortaya konulamadığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda açıklanan ilkeler ve tespit edilen olgular bir bütün halinde değerlendirildiğinde, davacıların temlikin mirastan mal kaçırma amacıyla yapıldığı iddiasını TMK'nun 6. ve HMK'nun 190. maddeleri uyarınca kanıtladığından bahsedilemez. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir."

şeklinde hüküm kurulmuş olup; davacı davanın ispatı için dayanmış olduğu tanıklarının yanlış anlatımları neticesinde davanın reddi gibi bir sonuç ile karşı karşıya kalabilecektir. Bu da tanık anlatımlarının murisin gerçek iradesinin tespitinde ne kadar önemli bir unsur olduğunu ortaya koymaktadır.